Whatsapp’tan alabileceğimiz 10 ders

25.03.2014
Whatsapp'tan alabileceğimiz 10 dersHerkesin konuştuğu – Facebook’un WhatsApp’ı 16 Milyar Dolara devraldığı ile ilgili – o müthiş haber, girişim sermayesi ile desteklenen bir şirketin tarihte ödenen en yüksek bedelle satın alınmasını yansıtıyor. Ben de açıklanan bu haberden çıkardığım bazı dersleri paylaşmak istiyorum. 
1. İnsanların insanlara ihtiyacı vardır. 
İnsanlar sosyal varlıklardır ve birbirleriyle bağlantı kurmak isterler. 25 yıl önce AOL’i kurduğumuzda, en büyük iddiamız buydu. Rakiplerimizin bazıları (CompuServe gibi) içerik üzerine veya (Progidy gibi) ticaret üzerine odaklanırken, biz “en müthiş uygulamanın” insanla ilgili olacağına inandığımızdan, her şeyimizle topluma yönelmiştik. Bu yüzden, sohbet odalarını, anlık mesajlaşmayı, arkadaş listelerini ve diğer sosyal uygulamaları kullanıma sunarak, bunları AOL’in temel unsurları haline getirdik. Ve bu toplumsal iletişim uygulamaları, her zaman AOL kullanımının en büyük bölümünü oluşturdu. 
Geçtiğimiz on yıl içinde, bizim “toplumsal” diye nitelediğimiz şeyin adı sosyal ağ olarak değişti ve en popüler yeni markalar da büyük bir çoğunlukla insan odaklı oldu. Bundan on yıl önce, insanlar arasında yeni ve daha iyi bir iletişim türü sağlamak üzere Facebook sahneye çıktı. Ve kuruluşundan 10 yıl sonra 1 milyar kullanıcıya ve AOL’in 2000 yılındaki zirve değeri olan 150 milyar doları aşarak 170 milyar dolarlık bir değere ulaştı. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde yine yeni ve popüler bir iletişim uygulaması olan WhatsApp ortaya çıktı. Ve tüm bu girişimlerin -Snapchat, Instagram ve başka birçok popüler iletişim uygulamalarının- ortak özelliği, insanlar arasında iletişim kurmaya odaklanmaları oldu. 
2. Yeni girişimler dünyayı değiştirir.
WhatsApp’ı kuran iki vizyoner kişiden biri, Ukrayna’lı bir göçmen olan ve delikanlılık döneminde gıda yardımlarıyla geçinen Jan Koum, diğeri de 2009 yılında yaptığı iş başvurusu Facebook tarafından geri çevrilen Brian Acton  idi. Yola ilk çıktıklarında, çevrelerindeki herkes mesajlaşma uygulamalarının zaten çok yaygın olduğunu ve başarı için pek fazla şanslarının olmadığını söylemişti. Ama onlar vizyonlarına güvendiler, hırslı bir ekip oluşturdular ve tarih yazdılar. 
Bundan sadece 250 yıl önce kurulan Amerika’yı bugün özgür dünyanın lideri haline getiren şey de, her zaman daha iyisinin yapılabileceği inancıdır.  Amerikalı girişimciler önce tarım devriminin, sonra endüstri devriminin, şimdi de teknoloji devriminin öncüleri oldular. WhatsApp, Amerika’nın neden dünyanın en girişimci ve yaratıcı ülkesi olduğunu gösteren en güzel örnektir. 
                                                   Siz de projeniz için ilan verin, yatırım alarak fikrinizi hayata geçirin.
3. Internet olağanüstü bir güç.
WhatsApp’ın  bugün aylık 450 milyon kullanıcısı var ve bu sayıya her gün 1 milyon yeni kullanıcı ekleniyor. Bu nedenle şirket değeri olağanüstü bir düzeye ulaştı. Biz de geçtiğimiz birkaç on yıl içinde büyük aşamalar kaydettik. AOL’i ilk kurduğumuzda, toplumun sadece %3’ü çevrimiçi oluyordu. Ve bunlar haftada sadece bir saat çevrimiçi idi. Bugün ise internete girenlerin sayısı 2.5 milyara ulaştı ve bu da sadece 4 yıl içinde sıfırdan 450 milyon kullanıcıya ulaşmayı mümkün hale getirdi. Bu gerçekten çok ilginç bir durum ve yarattığı fırsatlar da hayal gücünü zorlar nitelikte. 
4. Pazarlamanın modası geçti. 
Bulaşıcı pazarlama bugünün en geçerli yöntemi ve kendi kendini satan yeni ürünler giderek artıyor. WhatsApp sahip olduğu dev kullanıcı kitlesini geleneksel reklam veya pazarlama yöntemleriyle elde etmedi. Sadece muhteşem bir uygulama yarattılar ve bunu herkesin dostlarına tavsiye edebileceği kadar çekici (ve kolay) bir hale getirdiler. Sonuçta bu uygulama tüm dünyaya yıldırım hızıyla yayıldı. 
5. Yetenek her şeydir. 
WhatsApp bugün dünya üzerindeki 1 milyar kişiyi birbirine bağlıyor. Ama işler o platformu neredeyse bir gece içinde yaratan 50 kişilik küçük bir ekip tarafından yürütüyor. Aslında bu gerçeğin Fortune 500’e dahil olan dev firmaların yönetim kurullarında şok dalgaları oluşturması gerekir. Zira endüstrileri alt üst edebilme imkanı giderek artıyor. Önemli olan insandır ve ancak en iyi yetenekleri bünyesinde toplayabilen şirketler kazanacaktır. 
Ancak bu yetenek savaşı sadece şirketlerle sınırlı olmayıp, ülkeleri de kapsıyor. Hatta Koum’un kişisel geçmişi, global yetenek savaşını kazanmak için göçmenlik reformunu bir an önce gerçekleştirmemizin ne kadar önemli olduğunu da bize hatırlatıyor. Diğer ülkeler yenilikçi yetenekleri kazanmak için göçmenlik uygulamalarını kolaylaştırırken, Amerika daha da zorlaştırdı. 
Geçtiğimiz hafta borsaya açılma başvurusu yapan Snapdeal, bunun iyi bir örneği. Şirketin kurucusu Amerika’da eğitim görmüş, ama kalmak için vize alamamıştı. O nedenle Hindistan’a dönüp şirketini orada kurdu. Şimdi ise halka açık ve çok başarılı olan o şirket, Amerika yerine dünyanın başka bir ülkesi için iş sahası ve ekonomik büyüme yaratıyor. 
6. Odaklanılan hedefi ve kararlılığı yitirmemek çok önemli. 
Tek bir hedefe inatla ve tutkuyla odaklanan yeni girişimler, birçok farklı şeye odaklanmış köklü şirketleri yenebilirler. Yeni girişimcilerin dünyasını bu kadar heyecanlı yapan unsur da budur. WhatsApp bunu tüketici deneyimine tıpkı bir lazer ışını gibi odaklanarak başardı. Facebook ise akıllıca bir kararla WhatsApp’ın özerk olarak çalışmaya devam etmesine izin verdi. Zira bunun girişimcilik hevesini ve gayretini devam ettirmek ve hizmetin daha da büyümesini sağlamak için en iyi yol olduğunu gördü.  
Bunun tam aksine, 1980’li 1990’lı yıllarda uygulanan şirket satın alma modeli, entegrasyondu. Örneğin Microsoft, satın aldığı şirketlerin merkezlerini Seattle’a taşımalarını istiyordu. Ben AOL’i yönetirken, biz o kadar ileri gitmedik, ama satın aldığımız yeni markaları merkezden yönetmeye çalışma hatasını yaptık. Aslında 1999 yılında satın aldığımız ICQ, 1990’ların WhatsApp’ı sayılırdı. 
7. Mobil iletişim kazanır.
Kişisel bilgisayarlar harika bir dönem yaşadı ve İnternetin tanınması ve kullanımı ile ilgili ilk dalgayı onlar yarattı. O bilgisayarlar yine önemli olmaya devam edecek, ama eskisi kadar değil. 15 yıl önce, her yerde kişisel bilgisayarlar vardı. 10 yıl önce ise merkezde yine onlar vardı, ama mobil gereçlerle de destekleniyorlardı.  5 yıl öncesinde yeni girişimler artık “önce mobil” diyordu. Şimdi ise giderek artan sayıda şirket için “sadece mobil” söz konusu. 
8. Saldıranlar savunmacıları yener ve sadece paranoyaklar hayatta kalır. 
Facebook için mutlaka WhatsApp’a sahip olmanın ve dijital sektörde daha geniş bir portföyü yönetmenin belli bir değeri vardı, ama ben bunun daha çok savunmaya yönelik bir adım olduğunu düşünüyorum. Piyasa değerlerinin % 10’unu feda ederek – Google’a veya başka birine değil – hem o çok tutulan yeni platforma sahip oldular, hem de sosyal dünyanın kralı olan Facebook’un tahtını zaman içerisinde WhatsApp’ın ele geçirmesini engellemiş oldular. WhatsApp’a biçilen değer tüm dünyada şaşkınlık yaratmış olsa da, bence bu stratejik hesap çok doğruydu. 
9. Risk sermayesi yeniden önem kazandı.
WhatsApp’ın satış rakamı, risk sermayesi destekli bir şirket için tarihte yaşananların en büyüğü oldu. Geçtiğimiz üç yıl içinde, Sequoia Capital şirkete yaklaşık 60 milyon Dolar yatırmıştı – şimdi ise aldıkları payın 3 milyar Doların üzerinde olduğu söyleniyor. Orta düzeydeki karların söz konusu olduğu on yıllık bir dönemden sonra, risk sermayesi sınıfının yeniden ivme kazandığı görülüyor. 
Ve kitle fonları – yeni kurulan şirketler için tohum sermayesi sunan kuruluşlar – girişimcilere Internet’ten yararlanarak bireysel yatırımcılara ulaşma imkanı sağladığı için, şirket kurmak daha kolay bir hale gelecek. O şirketler piyasada tutunmaya başlayınca da, kanıtlanmış bir perfornansa sahip girişim şirketlerinden “akıllı paralar” temin etme arayışına yönelecekler. Bu girişim sermayesi kuruluşları için iyi bir işaret, ama aynı zamanda girişimciler için de öyle – en çok da ülke için çok iyi. İstikrarlı bir mali duruma ulaşmak için en büyük ümidimiz, güçlü bir ekonomik büyüme elde etmektir.  Bu da ancak yenilikçi atılımlarla mümkün olacaktır. 
                                                                      
 Yatırım Arayan Projelere Yatırım Yapın
10. Balon 2.0?
Facebook’un ödediği etiket fiyatının yarattığı şok üzerine, insanlar sürekli şirket değerlemesi üzerinde konuşuyor ve “yoksa bu da mı bir balon?” cümlesi sürekli söyleniyor. 
AOL’nin 1992 yılındaki 70 milyon dolarlık değerinden on yıldan az bir süre içerisinde 150 milyar Dolara ulaştığını düşününce, bu durum bana biraz dejavu gibi geliyor. Ama gerçek şu ki, artık şirketler eskisine göre çok daha hızlı büyüyebiliyor, cirolarını – ve karlarını – daha büyük bir ivmeyle, daha yüksek noktalara taşıyabiliyor.  Evet, belki bazı şirketlere yüksek bir değer biçilmiş olabilir, ama birçoğunun değeri gerçekten yükseldi.  O yüzden, bir genelleme yapmak yanlış olacaktır. 

Kaynak: Mashable
Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek