Soru: Ben, girişimcilik konusunda uzmanlık derecesine sahip ve yeni girişimler için birçok fikri olan bir kişiyim. Ama üniversite eğitimim bana tek bir şeyi öğretemedi – o da işe nereden başlayacağım. Bu durum harekete geçmemi hep engelliyor. İlk önce nereden başlamam gerektiğini nasıl öğrenebilirim? Ne yapacağımı bilemiyorum! -- Taylor Matysik, St. Thomas Üniversitesi – A.B.D. İş kurma konusunda ne kadar deneyimsiz olursanız olun, çaresizlik ve kaygı duymanız çok doğaldır ve pek çok kişi için de bu sadece sürecin bir parçasıdır. İşletme diploması, bir girişimcinin iş kurmak için gerekli olan pratik becerileri de öğrendiği anlamına gelmez; öğrenmiş olsanız bile, bunları gerçek hayatta uygulamak korkutucu olabilir. Üniversiteden mezun olduktan sonra da, bilgi ve becerilerinizi online kurslar, danışmanlık programları ve - hepsinden önemlisi – gerçek hayat deneyimleriyle geliştirmeniz gerektiğini görürsünüz.
Yine de mutlu olmalısınız. Zira harika bir iş, her zaman harika bir fikirle başlar. Bu yüzden siz zaten yol almaya başlamışsınız bile.
Birinci adım: Kollarınızı sıvayıp işe girişmeden önce, kendinize sakince düşünebileceğiniz bir yer bulun – ben genelde Neckar Adasındaki evimin bahçesindeki hamağımda çalışırım – ve en cazip fikrinizin oluşturacağı işi gözünüzde canlandırmaya çalışın. Kuracağınız iş, tüm kalbinizi, ruhunuzu ve birikimleriniziı adayabileceğiniz bir iş olmalı.
Bu iş insanların hayatında bir farklılık yaratabileceği için heyecan duyuyor musunuz? Bu nokta çok önemlidir. Zira işinizi seviyorsanız, uzun saatler boyunca sürecek çalışmalara ve bir girişimcinin hayatında kaçınılmaz olan mücadelelere dayanmanız daha kolay olur – ve elde edeceğiniz başarılar ve kutlamalar da daha çok zevk verir.
Bana gönderdiğiniz notun bir yerinde, yan dal eğitiminizin ses kayıt sanatları alanında olduğunu belirttiğinizden, müzik konusuna ilgi duyduğunuzu sanıyorum. Acaba bu alanda bir fırsat mı yakaladınız? 40 yıl önce kariyerime plakçılık sektöründe başladığımdan, size çok eğlenceli bir alan olduğunu söyleyebilirim. İnternetteki müzik hizmetlerinin patladığına bakılacak olursa, mutlaka yeni fırsatlar da vardır diye düşünüyorum.
Bir sonraki adım, anne testidir. Ben bir fikri uygulamaya koyup koymama konusunda karar vereceksem, her zaman bu teste güvenirim. Annenize planınız hakkında samimi olarak ne düşündüğünü sorun. Siz yeni iş fikrinizi anlatırken onun gözleri başka taraflarda dolaşıyorsa, hamağınıza geri dönün ve tekrar düşünün. Ama heyecanlanırsa, büyük bir fırsat yakalamış olabilirsiniz. Annemin yaşamı da girişimcilikle geçtiği için, böyle konularda mükemmel bir yargıçtır. Ama anneniz ticaretten hiç anlamasa bile, mutlaka sizin için en iyi olanı düşünecektir.
Fikrinizi hayata geçirmek ve hem zamanınızı, hem de kaynaklarınızı bu işe adamak gibi daha sonraki adımlar ise belli riskler içerir ve belki de tereddütleriniz bu yüzdendir.
Bazıları bu aşamada duraksar ve planlarını daha mükemmel bir hale getirmek için çalışır. Ama sonuçta işlerini geliştirmek için harcayacakları zamandan çok daha fazlasını harcarlar. Başarılı girişimciler mükemmel anı beklemez – o anı kendileri yaratır.
Satmak istediğiniz şeyle ilgili birkaç örnek hazırlayın ve ortaya çıkan ürün veya hizmetten memnun kalırsanız, mümkün olan en iyi ve en ucuz pazar araştırmasını başlatarak, arkadaşlarınızdan ailenizden, komşularınızdan ve sosyal medyadaki takipçilerinizden ürününüzü test etmelerini isteyin. Olumsuz bir tepki alırsanız, birkaç değişiklik yapmayı deneyin. Bu sürecin cesaretinizi kırmasına izin vermeyin: Ufak tefek değişiklikler gerekmesi, fikrinizin kötü olduğu anlamına gelmez. Bunlar planınızda daha ileride yapacağınız birçok değişikliğin sadece başlangıcıdır. Esnek davranmak ve sorunları yaratıcı bir şekilde çözebilmek, bir girişimci için harika özelliklerdir.
Bu değişiklikleri yaptıktan sonra, ulaşabildiğiniz her yerde ürününüzden küçük miktarlarda satmaya veya hizmetinizle ilgili kısa tanıtımlar sunmaya çalışın. Bunu online olarak, kapı kapı dolaşarak, sokak panayırlarında vs. yapabilirsiniz. Sürekli geri bildirim isteyin ve bu müşterilerle iletişiminizi sürdürün. Doğru markalaşmaya da dikkat etmelisiniz: Markanız ön plana çıkıyor mu? Marka değerleriniz müşterileri çekiyor mu? Bu değerler yetenekli personeli de şirketinize çekebilecek mi?
Müşterilerinizden gelen tepkilerin kesinlikle olumlu olduğunu gördüğünüzde, ürün veya hizmetinizden daha fazlasını sunmayı ve kısa-vadeli tereddütlerin giderilmesini düşünmeye başlamalısınız. Assisi’li aziz St. Francis’in söylediği gibi : “Önce gerekli olanlı yapmakla başlayın, sonra mümkün olanı yapın, sonra bir bakarsınız ki imkansız olanı yapmışsınız!”
Bir noktaya geldiğinizde, ürününüzün dağıtımını nasıl yapacağınız ve nakit akışını nasıl yöneteceğiniz gibi pratik konuları düşünmeye başlayacaksınız. İşte o zaman fikrinizi potansiyel yatırımcılara ve distribütörlere açma, aynı zamanda da eleman alma ve işleri delege etmeye başlama vakti gelmiş demektir.
Yukarıda sıraladığım adımları izlediğinizde, size küçük bir şaka yapmış olduğumu fark edeceksiniz: Bir bakacaksınız ki artık elinizde çalışan bir şirket var! Üstelik daha başlama tarihini bile belirlememişken. Aferin size!
Yeni işinizde bol şans dilerim.
Kaynak: Entrepreneur