Son iki yıl boyunca, annemden ve iş hayatımdaki akıl hocam Sir Freddie Laker’den dinlediğim bazı öğütleri paylaşmıştım. Bu yıl paylaşmak istediğim basit bir öğüt ise, hayatımda çok büyük bir etki yaratmış olan bir başka insandan – babamdan gelmişti.
 Ben büyürken evimiz her zaman arı kovanı gibi hareketliydi. Annem sağda solda sürekli yeni girişim fırsatları arar, kız kardeşlerimle ben de deli gibi koştururduk. Beni bahçedeki ağaçlara tırmanmak yerine, annemin yeni projesine yardım ederken görebilirdiniz. Yaşanan tüm bu heyecan ve karmaşanın ortasında babam her zaman hepimizi destekleyen ve sakinleştiren kişi olmuştur. Aslında çok sessiz biri değildi, ama bizler kadar da çok konuşmazdı. Bu harika bir dengeydi ve biz ne olursa olsun ona güvenebileceğimizi bilirdik.
 Bu ağırbaşlı desteğin arkasında, bana verdiği basit ama çok değerli öğütlerinden biri yatardı: çok dinle, az konuş. Hiç kimse kendi sözlerini dinleyerek bir şey öğrenememiştir. Ben gittiğim her yerde, zamanımın çoğunu karşılaştığım insanları dinlemek için ayırmaya çalışırım. Çok sık seyahat ettiğim ve her kesimden çeşitli insanlar tanıyabildiğim için çok şanslıyım. O insanlarla kendi deneyimlerimi her zaman seve seve paylaşsam da,  onların anlatacaklarını dinlememek budalalık olurdu.
 Düşüncelerimi ve izlenimlerimi not edebilmek için, yanımda her zaman bir kalem ve not defteri – hatta bir I-Pad bulundururum. Sadece çevrenizdeki kişileri dinleyerek neler öğrenebileceğinizi asla tahmin edemezsiniz. Bu kişiler bir tren görevlisi, uzay aracının altında çalışan bir teknisyen, ya da bir bilgisayar firmasının müşteri temsilcisi olabilir. Sırf kulaklarımı açarak ne kadar çok ve yararlı şeyler öğrenebildiğim beni hep şaşırtmıştır.
 İş hayatında karşılaştığım bazı kişiler, özellikle de şanslarının yardımıyla belli bir başarı elde etmiş olanlar, kendi seslerini dinlemekten çok hoşlanırlar. Kendi anlatacakları bittikten sonra da, karşılarındaki kişiyle göz teması kurarak söyleyeceklerini dikkatle dinlemek yerine, göstermelik bir ilgiyle ara sıra başlarını sallayıp, ellerindeki telefonla oynamayı tercih ederler. Buna karşılık, tanıdığım en başarılı girişimcilerin ortak noktası, hepsinin çok iyi birer dinleyici olmasıdır.
 Sanırım dinlemekten hoşlanmayan insanlar, bilmeleri gereken her şeyi zaten öğrendiklerini düşünüyorlar. Babamın öğüdünü görselleştirdiğim zaman, öğrenebileceğimiz her şeyin bir daire içerisinde yer aldığını düşünürüm. Benim öğrendiklerim, bu daire içinde görülemeyecek kadar küçük bir yer tutar. İnsanlığın bu güne kadar biriktirdiği tüm bilgiler, belki minicik bir nokta kadar kalır. Dairenin geri kalan kısmını ise gelecekte öğrenmemiz gereken her şey oluşturur.  Yaşadığımız evren çok büyük ve onun hakkında her gün yepyeni şeyler öğreniyoruz. Eğer dinlemeyi bilmezseniz, çok şey kaçırırsınız. 

Sir Richard Branson - Virgin Group Kurucusu