10 kez başarısız olan bir girişimciden öğrenebileceğiniz 9 ders

28.12.2018
“10 işten dokuzu başarısız oluyormuş: Ben de kusursuz bir plan yaptım – ve 10 yeni iş kurdum.“ Robert Kiyosaki
Kiyosaki doğru söylemiş.
Ama kurduğunuz 10 işin hepsinde başarısız olmanıza rağmen, sonunda 3 milyon Dolarlık bir şirket yaratabilmek nasıl bir duygudur acaba?
O zaman sizi Classy Llama’nın kurucu ortağı ve CEO’su olan Kurt Theobald’la tanıştırayım.  
Evet  — Theobald 5 yıllık bir süre içerisinde 10 yeni iş kurmuş ve bu işlerin hepsi de batmış. Ama küllerinden doğmak tam da böyle bir şey işte – 11’inci denemesinde hedefi tam 12’den vurmuş. 
Inc. dergisinin yayınladığı “2013 yılında Amerika’nın en hızlı büyüyen 500 şirketi” sıralamasında 454. sırada yer alan, Theobald’ın (ortağı Erik Hansen ve 23 kişilik ekibiyle birlikte) kurduğu şirket, bu yıl 3 milyon dolarlık bir ciroya ulaşmayı hedefliyor. 
Theobald’le şans eseri olarak karşılaştığımda, aramızda 60 dakikalık bir sohbet geçti ve ben başarısının sırrını öğrenebilmek için elimden gelen her şeyi yaptım. 
Şimdi bir sandalye çekip oturun ve anlatacaklarımı dikkatle not alın. Zira Theobald’den öğrendiğim 9 ders aslında bir hazine değerinde.
Ama ben bunları size hediye edeceğim: 
Ders #1: Fırsatçı girişimcilik - stratejik girişimcilik: Bunlardan biri ölümcüldür. 
Eski bir sözlükte “parlak nesne sendromu” (shiny object syndrome) diye bir arama yapsanız, karşınıza hemen Theobald’ın bir fotoğrafı çıkar. Onda da bu hastalık vardı ve hiç de hoş bir şey değildi. 
“Yaptığım şey gerçekten büyük bir hataydı. Bir şey ilginç göründüğünde, hemen peşinden giderdim. Karşıma ne çıkarsa çıksın – bir
sürü fırsatın peşinden koştum ve hiç birine stratejik açıdan bakmadım.  Bu da birçok başarısızlığa yol açtı”.

Ders? Stratejik davranın. Gözünüze parlak görünen her fırsatın peşine düşmeyin. Temel yetkinliklerinizi ve amacınızı tam olarak belirleyin ve “fırsatları ayırt edebilmenin” ne anlama geldiğini iyice öğrenin. 
Ders #2: Başarısızlığı erken kabullenin, ama çok da erken değil. 
“Başarısızlığı erken kabullenmek”, yeni iş kuranlar dünyasının düsturu haline geldi. Evet – bu her yeni iş için geçerli bir tavsiyedir. Ama bunun fazla abartıldığı bir örnek yok mudur acaba? 
5 yıl içinde 10 başarısızlık – burada sözü Theobald’a bırakıyorum: “ Çok çabuk pes etmek pek de akıllıca olmayabilir. Ben sabırsız bir kişiyim – bu da bir zayıflık aslında. Çabuk vazgeçiyorum – hatta bazen çok çabuk vazgeçiyorum. Bazen en başarılı girişimciler bile işin peşini bırakmaz, o fikri başka açılardan uygulamayı dener ve belli bir zaman sonra da başarıyı yakalar. İşe asılırlar ve başarının formülünü bulurlar.” 
Ders? Evet – “erken başarısızlık” yaklaşımını kabul edin. Ama onu kararlılık ve inatla dengeleyin. Altın damarına iki karış kala kazmaktan vazgeçen bir madenci gibi olmayın. 
Ders #3: Kendi formülünüzü bulun
Dünya üzerinde başarılı olmuş bütün işlerin ortak bir noktası vardır: Hepsi kendi “gizli soslarını” bulmuşlar, sonra da yükselmeye başlamışlardır. Ama gizli sosunuzun formülünü bulmadan yükselemezsiniz
Theobald yaşadığı 10 başarısızlıktan birini şöyle anlattı: “İş kapanma noktasına geldiğinde, kurduğum iş modelini sürdürebilmek için yeterli gelirimiz yoktu. Ayakta kalamayacaktık ve uyguladığımız formül de temelden yanlıştı. Bunu anladıktan kısa bir süre sonra gidip kişisel iflas başvurusunda bulundum”. 
Ders? İşi önce oturtun, sonra büyütün. Nathan Furr ve Paul Ahlstrom, yazdıkları ‘Nail It, Then Scale It’ adlı kitapta bu tavsiyeyi ısrarla vurguluyorlar. Bunun tersini yaparsanız, 100 metrelik bir uçurumdan aşağı yuvarlanırsınız. 
Ders #4: Kendinizi tanıyın
Ya girişimcisinizdir, ya da değilsinizdir. O kadar. İkisinin ortası yoktur. “Birazcık” hamile olunmaz. Kendi kişilik özelliklerinin bilincinde olan girişimcilerin, işin sırrını çözüp uzun vadede başarılı olma şansları daha fazladır. 
Theobald bu konuyu şöyle açıkladı: “Günlüğüme hep iki şey yazdım: Birincisi, düştüğüm zaman tekrar  ayağa kalkıyorum. Her seferinde. İkincisi de: Ayağa kalkıyorum, çünkü bir girişimci olarak ben buyum. Ayağa kalkmamak, kendi kişiliğime ihanet olur. O kadar başarısızlığa rağmen, asla vazgeçmememin nedeni bu. Pes edemezsiniz. Gerçekten başka bir seçeneğiniz yoktur. Zira böyle bir seçim yaptıysanız, bu uğurda tüm hayatınızı feda etmeniz gerekir.”
Ders?  Not edin. Bir girişimci olduğunuza gerçekten inanıyorsanız, bunu bir kişilik özelliği olarak hemen benimseyin. Kendinizi inandırın ve ona göre yaşayın. Ben bunu henüz 14 yaşındayken yaptım. Siz benim bir yazar olduğumu düşünebilirsiniz, ama ben bir girişimciyim. O kadar. Ve bundan asla vazgeçmem. 
Ders #5: Daha derin bir nedeniniz olmalı
Simon Sinek, bu konuyu ünlü TED Talk konuşmasında vurguluyor. Konuşmayı bu güne kadar dinlemediyseniz, bu yazıyı okuduktan sonra mutlaka dinleyin. Theobald; “Bence çok başarılı olan girişimcilerin mutlaka daha derin bir nedeni oluyor. Yaptıkları iş için çok daha önemli bir amaçları var. Bu konuda düşünebildiğim en güncel ve en iyi örnek, hissedar olmaması ve ücret olarak sadece 1 Dolar almasına rağmen Apple’a geri dönen Steve Jobs. Sırf büyüklüğünü kanıtlamak için yaptığı bir şeydi bu. Sadece en büyük olmak ve dünyada iz bırakmak istiyordu. Benim için her şeyi değiştiren, bu düşünce tarzı oldu. Olağanüstü başarılı girişimcilerle sıradan bir başarı yakalamış olanlar arasındaki temel farkı yaratan şey budur.”
Ders? İyice düşünün ve derinde yatan nedeninizi bulun. İşe sadece olası bir servet,  özgürlük ve bağımsızlık kazanmanın getireceği yararlar için girişiyorsanız, zaman içerisinde bir tren kazasına uğrama olasılığınızın yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Ders #6: Konu siz değilsiniz
Derin nedenin anlamını kavrayabildiniz mi? Eğer cevabınız evetse – o zaman girişimcilikte asıl konunun siz olmadığını anlamışsınızdır. 
Theobald bunu şöyle açıklıyordu: “Fırsatların peşinde koşarken, kendiniz için bir şeyler elde etmeye çalışıyorsunuz demektir. Oysa ben başarıyı ancak, düşüncelerimi önemli ölçüde değiştirdiğim zaman kazanmaya başladım. Sadece kendi çıkarımı düşünmekten vazgeçip, başka insanları başarılı kılmaya odaklandım. Bu düşünce tarzı da çok farklı sonuçlar yarattı.”
Ders? Bakış açınızı 180 derece değiştirin. Kendinizi … yerine koyun. (Evet, buradaki boşluğu siz doldurun. Müşteri, ekip arkadaşı, tedarikçi, iş ortağı, her kimse…) Hedefiniz bu kişileri başarılı kılmak olsun. Internet girişimcisi Jeff Walker buna “refah iksirini” paylaşmak diyor. Böyle yaparsanız, kendi refahınız için en ufak bir çaba göstermeniz gerekmez. 
Ders #7: Gerçekten başarmak için; kontrolü devredin
Başarının gerçek sırrını bilmek ister misiniz? Başkalarına yetki verin, kontrolü devrederken başarılarını da destekleyin. ‘Ne? Kontrolü bırakmak mı? Asla! Bu iş benim bebeğim gibi; o bana ait. Onu ancak ben kontrol ederim. Ayrıca, ben maaşlı işimi elimde hiçbir kontrol olmamasından bıktığım için bıraktım.’ 
Theobald bu görüşlere şöyle karşı çıkıyor: “Kontrol tehlikeli bir şeydir. Aslında kontrolden vazgeçerek daha fazla kontrol kazanırsınız. Kontrolü başkalarıyla paylaşırsanız, karar verme ve ilerleme yolundaki sorumlulukları da paylaşmış olursunuz. Zaten başarıyı tek başınıza elde edebilecek kadar da zeki olamazsınız.”
Ders? Kontrolün bir kısmını devredin ve başkalarına da yetki verin. İşinizde sizin gerçekten kontrol etmeniz gereken en önemli alan, vizyon, amaç (derin neden) ve temel değerlerdir. 
Ders #8: Kazancınıza değil, verimliliğe odaklanın 
Evet – kar etmeniz lazım. Evet – gelir sağlamanız lazım. Ama sadece kazancınıza odaklanırsanız, daha büyük fırsatları kaçırırsınız. 
Theobald bunu şöyle açıkladı:“Daha verimli çalıştığınız zaman, pastanız daha çok büyür, böylece sizin payınıza düşen dilim de daha büyük olur. Elinizdeki olanakları güçlendirip, diğer kişilere ve ekibinize de güvenirseniz, sonuçta daha karlı çıkarsınız. O yüzden, elde edeceğiniz kazançtan çok verimliliğe odaklanın. O zaman uzun dönemde çok daha fazla yol alırsınız.”
Ders? Kendi cüzdanınızı düşünmekten vazgeçin. Tekrar söyleyeceğim, asıl konu siz değilsiniz. Başkalarına nasıl yetki vereceğinizi, kontrolü nasıl devredebileceğinizi düşünün ve bu süreç içerisinde zamanınızı ve enerjinizi verimlilik için harcayın. Sonuçta ne mi olur? Yiyeceğiniz pasta dilimi çok daha büyük olur. 
Ders #9: Yanlış yapıyorsunuz…
Theobald aynı zamanda “Altta Yatan Gerçeği Bulmak” (Finding Truth At The Bottom) adlı bir kitap yazmış, bana da bir kopyasını verdi. Yazımı o kitapta okuyup beğendiğim bir sözle bitirmek istiyorum. Kitabın kahramanı, sürekli çabalayıp tökezleyen, ama hep aynı şeyleri yapmaya devam eden biri. Adamın akıl hocası, yapmakta olduğu hatayı şu sözlerle yüzüne tokat gibi vuruyor: 
“Yaptığın şeyleri aynen yapmaya devam edersen, hiçbir şey elde edemezsin. Başını beton bir duvara devamlı vurursan, o duvar birden bire yıkılmaz. Aksine, sonunda sen kendini kaybedip yere düşersin. O yüzden, yaklaşımını değiştirmek zorundasın”. 
Theobald’den öğrendiğim 9 dersi size kısaca özetledim. Belki kendi işinizi değiştirmeniz için bir yararı olur. Ama bunları sadece okumakla kalmayın. Harekete geçin ve hatalarınızı onarın. Aksi halde, beton bir duvarın önünde yığılıp kalabilirsiniz ve bunun için kendinizden başka kimseyi suçlayamazsınız. 
Buna izin vermeyin. 

Kaynak: Forbes
 
Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek