İş kuranların savaş için biraz da cesarete ihtiyacı vardır

22.08.2016
Bir girişimci için zorlukları yenme gücü zekadan daha önemlidir.  
Bazı gün işler insana yıpratıcı bir savaş gibi gelebilir. Toplantılar, telefon ve e-postalar, beraberlerinde sonu gelmeyecek gibi görünen zorlukları getirir: iflas eden ve faturalarını ödeyemeyen müşteriler, çalışanları ayartan rakipler, mülkle ilgili anlaşmazlıklar, fiyat artışı yapan tedarikçiler, çalışan sorunları, yolsuzluklar, kazalar, suya düşen anlaşmalar vs. gibi.
Mücadelenin girişimciliğin özünde olduğu iddia edilebilir: Serbest bir piyasada rakipler birbirlerinden pazar payı kapabilmek için savaşır. Yönetim konuşmaları “agresif büyüme” gibi ifadelerle doludur. Bu mücadele sürerken, bir liderin aynı zamanda kar sağlama görevi de vardır. Böyle bir faaliyet nasıl olur da sürekli bir savaş haline gelmez ki? Bir girişimci bu tür çatışma ve zorlukların getirdiği stresle başa çıkabilmelidir. Pekiyi,  karşılaşılabilecek bu  zorlukları nasıl derecelendirmeliyiz? Hangilerini önemsiz ve geçici, hangilerini ise kriz olarak  nitelendirebiliriz?
İki psikiyatrist 1960’lı yıllarda oluşturdukları Holmes- Rahe  Yaşam Stresi Envanteri (Holmes-Rahe Life Stress Inventory) adlı tabloda, hastalık yaratabilen olayları belirlemiş ve 100 puanla değerlendirdikleri eşini kaybetmekten 11 puan verdikleri park cezası almaya kadar  43 olay sıralamışlardır. Söz konusu tablo, boşanma, hapse girme ve yaralanma gibi bariz trajedileri içermektedir. Buradan yola çıkarak ben de iş sahipleri ve patronlar için,  Johnson-FT Girişimci Yaşamı Stres Envanteri adını verdiğim özel bir stres değerlendirme ölçeği oluşturdum .
Benim belirlediğim en stresli 10 olay şöyle sıralanıyor:  
● Kişisel iflas
●Şirketin iflası
●Ortak anlaşmazlıkları
●Önemli bir müşterinin veya sözleşmenin kaybedilmesi
●Büyük çaplı yolsuzluk
●Büyük yangın
●Önemi bir hukuk davası
●Aniden çıkan yasal/vergisel düzenlemeler
●Önemli bir bilgi işlem hatası
●İşi bırakma eylemi  
Okurlar isterlerse bu listeye ekleme yapabilir veya ilk ona girebilecek başka olaylar da önerebilir.
Bu listeyi hazırlarken, girişimcilerin sadece risk almaktan hoşlanmalarının yeterli olmadığını anladım. Aslında sorun yaşamaktan zevk almaları, veya en azından bunu sakin bir yaşama tercih etmeleri gerektiğini gördüm. Zira çatışmalar ve rekabet iş hayatının doğasında vardır. Hiçbir ticari girişim, rekabet ve çatışma olmadan başarıya ulaşamamıştır. Zirveye uzanan sakin ve kolay bir ilerleme sadece hayaldir. Ve yeni girişimlerin büyük bir çoğunluğu, geride başarısızlık duygusu ve mali kayıplar bırakarak yenilgiyle sonuçlanır.
O zaman neden tüm o sorumlulukları üstlenip, maddi riskleri göze almalı ki? Bence, böylesine ateşli mücadelelerden beslenen insanlar da var  –  bunlar adrenalin bağımlısı kişiler. 
Ama kendi adına çalışmanın belli avantajları olduğu da bir gerçek. Stres yaratan en önemli nedenlerden biri de kendini çaresiz hissetmektir. Buna karşılık girişimciler, kendi kaderlerini kendileri belirlemek için yola çıkarlar. Onlar, çevrelerini birçok çalışandan çok daha fazla kontrol altında tutarlar. 
Bu arada, bazı büyük şirketlerde, yöneticiler daha rahat davranma olanağına sahip olabilir ve projelerden birinde sıkıntı yaşadıklarında, ucu açık bir istirahat izni alabilir.
Ama kendi işini yöneten tanıdığım girişimcilerden çok azı sırf yoruldukları için birkaç ay işlerinden uzaklaşabilir. Zira birinin ücretlerin zamanında ödenmesini sağlaması gerekir.
Oysa çalışan birinin aksine, iş sahibi giderse, para girişi de durur. Bu yüzden de bir girişimcinin zorlukları yenme gücüne sahip olması, zekadan çok daha önemlidir. Dayanıklılık ve cesaret tüm özelliklerden önce gelir.
Stresin en iyi tedavisi modern ilaç reçetelerinden çok, sevgi, gülmek, aile, egzersiz, dinlenmek, müzik ve dostluk gibi basit şeylerden zevk almak gibi eskiden beri bilinen çözümlerle mümkündür.
Bence hiçbir şey yapmamak, doğru bir çözüm değildir. Bunun yerine yapılacak en doğru şey, günlük işlerin dışında olan ama entelektüel bir çaba harcamayı gerektiren zihinsel ve fiziksel etkinlikleri arttırmaktır.  Ne yazık ki, modern iletişim araçları sayesinde, kimse işteki tehlike sinyallerinden çok fazla uzak kalamıyor. Her zaman açık olan iletişim gereçlerinin, liderlik yükünü daha da arttırdığından eminim. .
Ama iş hayatı zaman zaman bir üzüntü kaynağı olabilse de, yaşanabilecek muhteşem anlar da vardır. Örneğin, kazanan tarafta olduğunuzu ve kalıcı bir eser oluşturduğunuzu görmeniz gibi. O zaman çekilen bütün sıkıntıları, sürdürdüğünüz bağımsız ve heyecanlı hayatın bir bedeli olarak görebilirsiniz. 

Kaynak: Financial Times
Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek