Zenginlere Özgü 21 Farklı Düşünce Tarzı

14.02.2018
Zenginlere Özgü 21 Farklı Düşünce TarzıDünyanın en zengin kadını olan Gina Rinehart, “kıskanç” diye nitelediği orta sınıftan insanlara geleceklerini garantilemek için çalışmak yerine, yiyip içip sosyalleşmeleri gerektiğini söylediği bir makale yüzünden medyanın bombardımanına uğramıştı.
Acaba haklı olamaz mı?   
“Zenginler nasıl düşünür” (How Rich People Think) adlı kitabın yazarı Steve Siebold, yaklaşık otuz yıldan beri dünyanın her yerindeki milyonerlerle röportaj yaparak onları diğer kişilerden farklı kılan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmış.
Business Insider’le yaptığı söyleşide Siebold, olayın parayla pek ilgisi olmadığını, asıl önemli olan şeyin, bu kişilerin düşünce tarzı olduğunu belirtiyor.  
"Orta sınıf, insanlara sahip olduklarınızla mutlu olun der. Ama iş paraya gelince, çoğu kişi korkuya kapılır.” diyor.
Sıradan insanlara göre, PARA tüm kötülüklerin nedenidir. Zenginlere göre ise fakirlik tüm kötülüklerin nedenidir.
Siebold kitabında, "Sıradan insanlar, zenginlerin ya şanslı olduklarına, ya da dürüst olmadıklarına inandırılmışlardır.” diye yazıyor. “Bu yüzden düşük gelirli kesim arasında, “zengin olmak” sanki ayıplanacak bir şeymiş gibi algılanır.
Zengin insanlar, paranın mutluluğu garanti etmediğini, ama hayatı daha kolay ve daha zevki bir hale getirdiğini bilir. 
Sıradan insanlara göre bencillik bir kusurdur. Zengin insanlara göre ise bencillik bir erdemdir.
Siebold, "Zenginlerin amacı sadece mutlu olmaktır. Dünyayı kurtarmak istermiş gibi davranmazlar” diye belirtiyor. “ Asıl sorun, orta sınıf insanların bu gerçeğe olumsuz bakmalarıdır – bu yüzden de fakir kalırlar” diyor.
"Eğer kendi ihtiyaçlarınızı karşılayamıyorsanız, bir başkasına da yardım edemezsiniz. Zira sizde olmayan bir şeyi, başkasına veremezsiniz.”  
Sıradan insanların düşünce tarzı piyangoya dayalıdır. Zengin insanların düşünce tarzı ise eyleme yöneliktir.
"Büyük bir çoğunluk piyangodaki doğru rakamları bulmayı bekleyip zengin olmak için dua ederken, zirvedekiler sorun çözer” diyor Siebold.
"Kahramanlar (orta sınıf insanlar) belki Tanrının, belki devletin, ya da patronlarının veya eşlerinin yerine geçebilmeyi beklerler. Sıradan insanların hayata karşı sergiledikleri bu tutumu besleyen ve ömürlerinin böyle akıp gitmesine neden olan şey, sahip oldukları düşünce yapısıdır”. 
Sıradan insanlar, zenginliğe giden yolun okulda alınan eğitimden geçtiğini düşünür. Zengin insanlar ise belli bir konuda alınan eğitime inanır. 
"Başarılı insanların çoğu, okulda fazla eğitim almamış olmalarına rağmen, belli bir konuda elde ettikleri bilgilerini pazarlayarak zengin olmuşlardır.”
"Sıradan insanların büyük bir çoğunluğu, zenginliğin yüksek lisans ve doktora dereceleriyle elde edilebileceğine inanır. Zira sahip oldukları düz mantık, daha yüksek bir bilince ulaşmalarını engeller. Oysa zenginler yol veya yöntemlerle ilgilenmez, sadece sonuca bakar."
Sıradan insanlar geçmişteki mutlu günlerini özler, zenginler geleceği hayal eder.
Siebold kitabında, "Kendi çabalarıyla milyoner olanlar, kendilerine güvenerek hayallerini, hedeflerini ve fikirlerini belirsiz bir geleceğe yansıtabildikleri için zengin olmuşlardır" diye yazıyor.  
"En iyi günlerinin geride kaldığına inanan kişilerin zengin olmaları çok enderdir. Onlar genellikle mutsuzluk ve depresyonla mücadele ederler.”
Sıradan insanlar, paraya duygusal bir gözle bakar. Zenginler ise para konusunu mantık çerçevesinde düşünür.
"Normal zekada, iyi eğitimli ve genel anlamda başarılı sayılabilecek bir kişi, birden bire yoksulluk korkusuna kapılan ve en büyük maddi beklentisi rahat bir emeklilik hayatına kavuşmak olan birine dönüşebilir.“ diyor Siebold.  
“Zengin insanlar, paranın ne olup ne olmadığını mantıklarıyla değerlendirir. Zirvedekiler ise paranın tercihleri ve fırsatları yaratan kritik bir araç olduğunu bilir." 
Sıradan insanlar sevmedikleri işleri yaparak para kazanır. Zengin insanlar ise heyecan ve tutkularının peşinden gider.
"Sıradan insanlar zenginlerin sürekli çalıştıklarını sanır.” diyor Siebold. “Ama zirvedeki zenginlerin en önemli stratejisi sevdikleri işleri yapmak ve bundan para kazanabilecekleri bir yol bulmaktır.”
Diğer yandan ise orta sınıftakiler, “hem okulda aldıkları eğitimle, hem de toplum tarafından düz mantıkla düşünmeye yönlendirildikleri için, paranın ancak düşünsel veya fiziksel çabayla elde edilebileceğine inanır ve sırf para kazanabilmek için sevmedikleri işlere girerler.”
Sıradan insanlar, hayal kırıklığına uğramamak için beklentilerini düşük tutar. Zenginler ise mücadeleden korkmazlar.
"Psikologlar ve diğer ruh sağlığı uzmanları genellikle insanlara hayal kırıklığına uğramamaları için hayat beklentilerini düşük tutmalarını tavsiye eder” diye belirtiyor Siebold.
"Ama yüksek beklentileri olmayan biri zenginliğe ve hayallerine kavuşamaz”.
Sıradan insanlar, zengin olmak için bir şey yapmak gerektiğine inanır. Zengin insanlar ise zengin olmak için bir şey olmak gerektiğine inanır.
Siebold, "Donald Trump da bu yüzden milyonerken milyar dolarlık borca batmış, ama daha sonra eskisinden de zengin olmuştur” diyor kitabında.  
"Toplumun geneli bir şeyler yapmaya ve bu faaliyetten hemen sonuç almaya odaklanmışken, zirvedekiler başarılı da, başarısız da olsalar, o süreç içinde edindikleri deneyimlerden ders alarak büyürler. Zira elde ettikleri gerçek kazancın, er veya geç olağanüstü sonuçlar getirecek bir başarı makinesi haline gelmiş olmaları olduğunu bilirler."
Sıradan insanlar, para kazanmak için para gerektiğini düşünür. Zengin insanlar ise başkalarının parasını kullanır.
Düz mantık, insanlara daha fazla para kazanmak için önce para sahibi olmak gerektiğini söyleyebilir. Ama Siebold, zenginlerin geleceklerine başkalarının parasıyla yatırım yapmaktan korkmadığını belirtiyor.
"Zenginler, bir şeyi yapabilmek için mali açıdan güçlü olup olmamanın bir önemi olmadığını bilir. Asıl önemli olan,  “satın almaya, yatırım yapmaya veya izlemeye değer mi?” sorularının cevabıdır” diyor.   
Sıradan insanlar, piyasaları mantık ve stratejinin yönlendirdiğine inanır. Zengin insanlar ise asıl etkenin duygular ve hırs olduğunu bilir.
Hisse senedi piyasasında başarılı yatırım yapmak için özel bir matematiksel formül yoktur.  
Siebold kitabında "Zenginler, finans piyasalarını yönlendiren başlıca duyguların korku ve hırs olduğunu bilir ve bu etkenleri her türlü ticarete ve akıma yansıtırlar” diye yazıyor.
"İnsan doğasının bu özelliğini ve bunun ticaret üzerindeki etkilerini bildikleri için, bu bilgi onlara daha çok para kazandıracak stratejik bir avantaj sağlar.”
Sıradan insanlar, imkanlarının elverdiği ölçünün üstünde yaşar. Zenginler ise imkanlarının altında yaşar.
"İmkanlarınızın altında yaşayıp zenginlerin asırlardır kullandığı sırı öğrenmek istiyorsanız, burada açıklıyorum:  “ Zengin olun ki, zenginliğe gücünüz yetsin” diye yazıyor Siebold. .
"Zenginlerin imkanlarının altında yaşamaları çok bilgili olduklarından değildir.  Ama o kadar çok paraları vardır ki, krallar gibi yaşamalarına rağmen, gelecek için kullanabilecekleri büyük bir serveti de bir kenara ayırabilirler.”
Sıradan insanlar, çocuklarına nasıl hayatta kalabileceklerini öğretir. Zenginler ise çocuklarına nasıl zengin olabileceklerini öğretir.
“Zengin anne-babalar çocuklarına erken yaşlardan itibaren hayattaki “varlık” ile “yokluk” kavramlarını öğretir” diyor Siebold. Aslında o da birçok kişinin kendisini elitizm fikrini savunmakla suçladığını kabul ediyor.
Ama buna katılmıyor.
"İnsanlar o anne-babaların çocuklarına fakir insanlara yüksekten bakmayı öğrettiğini iddia ediyor, ama bu doğru değil” diyor. “ Onlar çocuklarına dünyaya objektif bir gözle bakmaları ve toplumun gerçek durumunu görmeleri gerektiğini öğretiyor.”
Çocuklar zenginliği ne kadar erken yaşta öğrenirse, hayatlarının ileriki dönemlerinde zenginliğe ulaşmak için çaba gösterme ihtimalleri de o kadar yüksek olur.
Sıradan insanlar para yüzünden stres yaşar. Zenginler ise zenginlikte huzur bulur.
“Zengin insanların daha fazla para kazanmalarının nedeni, paranın birçok sorunu çözebildiğini kabul etmekten korkmamalarıdır” diyor Siebold.
"Orta sınıf, parayı yaşamak için gerekli ama elde etmek için ömür boyu savaşılması gereken bir dert olarak görür. Onlara göre para en büyük kurtarıcıdır ve yeterince paraları olursa, maddi huzurlarını satın alabileceklerini sanırlar."
Sıradan insanlar, öğrenmek yerine eğlenmeyi tercih eder. Zenginler ise eğlenmek yerine öğrenmeyi tercih eder.
Zenginler, eğitim görerek daha fazla zengin olunabileceğine inanmaz. Onlar asıl üniversite bittikten sonra elde edilecek eğitimin gücüne inanır diyor Siebold .
Kitabında da "Bir zenginin evine girdiğinizde görebileceğiniz ilk şey, nasıl daha fazla başarılı olabilecekleri konusunda kendilerini eğitmek için okudukları kitaplardan oluşan kocaman bir kütüphanedir.” diye yazıyor. 
"Orta sınıfın okudukları ise roman, sansasyonel haber veren gazeteler ve magazin dergileridir.“
Sıradan insanlar, zenginlerin züppe olduğunu düşünür. Oysa zenginler kendileriyle aynı kafada olan insanlarla birlikte olmak ister. 
Siebold’a göre zenginler, orta sınıfın para hakkındaki negatif zihniyetinden dolayı zenginlerle birlikte olmayı tercih ediyor.
"Zenginler, sıkıntı ve tehlike mesajlarından hoşlanmaz. Bu da orta sınıf insanlar tarafından sıklıkla züppelik olarak görülür.” diyor. 
“Zenginler sınıfını züppe olarak damgalamak, orta sınıfın sıradan olma konusunda kendisini daha iyi hissedebilmek için seçtiği bir başka yoldur."
Sıradan insanlar tasarruf etmeye odaklanır. Zenginler ise kazanmaya odaklanır.
Siebold’un teorisine göre zenginler, ellerinde olanı nasıl koruyabileceklerini değil,  risk alarak neler kazanabileceklerini düşünür.
"Sıradan insanlar kupon biriktirip tutumlu olmaya o kadar odaklanmışlardır ki, büyük fırsatları gözden kaçırırlar” diyor Siebold kitabında.
"Bir nakit krizinin ortasında bile zenginler sıradan insanların kuruş hesabı mantığını reddeder. Onlar, düşünme güçlerini en önemli hedefe odaklamakta ustadır: yani büyük paraya." 
Sıradan insanlar para konusunda sağlamcıdır. Zenginler ise ne zaman risk alacaklarını bilir.
Siebold, "Güç, zenginlerin parolasıdır” diye yazıyor.
"Her yatırımcı bazen para kaybedebilir, ama zenginler ne olursa olsun sonuçta her zaman daha fazlasını kazanabileceklerini bilirler.”
Sıradan insanlar huzurlu olmaktan hoşlanır. Zenginler ise huzuru belirsizlikte bulur.
Milyoner olabilmek için gerekli riskleri göze alabilmek, genelde cesaret ister. Oysa orta sınıf zihniyetine sahip kişilerin çoğu korku içinde yaşamaktan hoşlanmaz.
"Orta sınıf zihniyetinin en önemli hedefi, fiziksel, psikolojik ve duygusal huzura ulaşmaktır " diyor Siebold.
Büyük zenginler, milyoner olmanın kolay olmadığını ve huzur ihtiyacının ne kadar yıkıcı olabileceğini çok erken öğrenirler. Sürekli bir belirsizlik ortamında çalışırken bundan rahatsızlık duymamayı bilirler. "
Sıradan insanlar hiçbir zaman parayla sağlık arasında bağlantı kurmaz. Zenginler ise paranın hayat kurtarabileceğini bilir.
“Orta sınıftakiler, sosyal sigorta reformları veya şirketin sağladığı sağlık sigortasının kapsamı üzerinde kafa yorarken, süper zenginler butik sigorta şirketlerinin süper sağlık poliçelerinden yararlanır” diyor Siebold.  
"Sadece küçük bir üye grubuna hizmet eden özel bir doktordan 24 saat yararlanabilmek için hatırı sayılır bir miktarda yıllık üyelik ücreti öderler.”
"Hatta bazı zengin semtlerde oturanlar bu stratejiyi benimsemiş ve bu özel doktorun kendi semtlerinde oturmasını bile şart koşmuştur. “
Sıradan insanlar, zengin olmakla harika bir aileye sahip olmak arasında bir tercih yapılması gerektiğine inanır. Zenginler ise ikisine de aynı anda sahip olabileceklerini bilir.
Zengin olmak için aileye ayrılacak zamandan fedakarlık etmek gerektiği düşüncesi sadece bir “bahanedir” diyor Siebold.
Kitabında "Sıradan insanların beyni, bunun “ya biri/veya diğeri” şeklinde bir denklem olduğu konusunda yıkanmıştır. Oysa zenginler, risklere karşı sevgi ve zenginlik zihniyetiyle yaklaşılırsa, istenilen her şeyin elde edilebileceğini bilir" diye yazıyor.  

Kaynak: Business Insider

Bu makalemizi beğendiyseniz, aşağıdaki makaleler de ilginizi çekebilir:
Girişimciler Mükemmel Fikirleri Nasıl Bulurlar?
Oprah’dan Girişimcilik Dersleri
110 Milyon Dolarlık İş Adamının Sırları




Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek