Bugünlerde Ugg botlarını her alışveriş merkezinde bulabilirsiniz. Fakat bu her zaman böyle değildi.
Ugg Avustralya’nın kurucusu Brian Smith işe ilk başladığında Ugglar’ın, Avustralya’da koyun derisinden yapılan botların popüler olması gibi, Amerika’da çok popüler olacaklarını biliyordu. Bu nedenle, yaptığı botları Amerika’daki bütün büyük mağazalara satmaya çalıştı. Fakat bir problem vardı: Kimse ürünlerini satınalmıyordu.
Smith sörfçülere odaklanarak ve ürünlerini küçük sörf mağazalarına satarak işe girdi, fakat Ugglar satılmaya başladıklarında, fazla hızlı davranarak sörf pazarının dışına çıkıp bir an önce genel müşteri kitlesine hitap etmeyi denedi. ‘Ürün o kadar iyiydi ki, her yerde satılmasını istedim’ diye açıklıyor o günleri.
Bu mantık doğru olsa da - sonuçta ürünü daha fazla insana göstermek daha fazla insanın onu satınalmak istemesi ve satışların artması demekti - Smith, büyüme hakkında önemli bir ders öğrendi: Büyümeyi aceleye getirmemelisiniz.
Smith, Ugglar’ı genel müşteri kitlesine sevdirmeden önce niş bir pazarı domine etmeliydi. Ve bu botları öncelikle sörfçülere yönelik hazırladığı için, Ugglar’ı bu küçük pazarı ele geçirecek şekilde pazarlama stratejisini güncelledi.
Ugglar’ı sörfçüler arasında sahip olunması gereken bir ayakkabı haline getirmeye odaklandıktan sonra, marka sörfçüler arasında bir anda yayıldı. ‘Doğru mesajı nasıl ulaştırabileceğimi bulmalıydım’ diyor Smith.
Küçük başlayarak ve pazarlama çalışmalarını bir hedefe yönlendirerek, niş bir pazarda mutlaka satınalınması gereken bir ürün yaratmayı başardı. Bu popülarite, zaman geçtikten sonra daha büyük kitlelere yayılmaya başladı ve Ugg’ı şu anda bildiğimiz milyonlarca dolarlık bir şirket haline getirdi.
Kaynak: Business Insider