Robert Redford ile risk almak, Sundance’ın ilk kuruluşundaki endişeleri ve yanlış yatırımcı seçimi konularında bir söyleşi

21.08.2017
Sundance Film Festivali’nin yaratıcısı, bir işe sıfırdan başlayıp tüm sektörü tamamen değiştirmenin nasıl mümkün olabileceğini anlatıyor. 
Robert Redford denince çoğumuzun aklına bir aktör, bir çevre eylemcisi, Oscar ödüllü bir yönetmen, belki de yakışıklı bir erkek gelir. Redford aynı zamanda birçok başarılı şirketin ve kar amacı gütmeyen organizasyonun kurucusu olduğu halde, sanırım çok az kişi onun bir seri yatırımcı olduğunu bilir.
Bu organizasyonlardan biri de, film yapımcılarının bağımsız projeler gerçekleştirmelerine yardımcı olmak amacıyla 1981 yılında kurulmuş olan 
Sundance Enstitüsü ve bu enstitünün düzenlediği ünlü film festivalidir.  
30 yılı aşkın bir zaman içerisinde Redford, bir girişimcinin en büyük hayalini gerçekleştirerek koskoca bir sektörü ve aynı zamanda kültürümüzü de değiştirdi. Yaptığı şey, bağımsız film yapımcılığı için bir kuluçka ortamı ve vitrin oluşturmaktı.
Birçok girişimci gibi, Redford da bu süreçte yanlış yatırımcılarla boğuşup, şüpheci kişileri projesi  konusunda ikna etmenin tüm zorluklarını yaşamış. Redford, “Kimse yeni bir fikre sıcak bakmıyor” diyor ve  festivale gelenleri desteklediği filmleri görmeye ikna etmenin “bir striptiz kulübünün kapısında durup, gelin kızları görün” demek gibi bir şey olduğunu söylüyor.
Bir süre önce Redford’la  bir söyleşi yaptım ve kendisini girişimci olmaya iten nedenler, kapitalizmle  ilgili zorlu eğitimi ve bir zamanlar bir ağacın çevresinde kurduğu restoran hakkında birçok soru sordum. Aynı zamanda, başka girişimcilere kaynak yaratmak için giyim eşyaları ve mobilya satmak üzere hayata geçirilen ve geçenlerde 25.yılını kutlayan Sundance Kataloğu ile ilgili de konuştuk. Aşağıda, yaptığımız söyleşinin bir özeti yer almakta:
Sizde girişimci olma fikrini uyandıran şey neydi?
Ben İkinci Dünya Savaşının sonlarında, Los Angeles’de büyüdüm. Bir çocuğun yetişmesi için muhteşem bir şehirdi. Her yerde çayırlar, temiz hava, ağaçlar, mahalleler arasında yeşil alanlar vardı. Semtimizin halkı düşük gelirli, çalışan insanlardan oluşuyordu. Çevremdeki her şey çok güzeldi ve herkes birbiriyle iyi geçiniyordu. Ama savaş bittiğinde kıyamet koptu ve şehirleşme alıp başını yürüdü. Çok sevdiğim o çevrenin ayaklarımın altından kayıp gittiğini gördüm.
Daha sonra bir süre Yosemite Ulusal Parkında zaman geçirdim. İnsan müdahalesi olmadığında, doğanın ne kadar güçlü olabildiğini görmek beni çok etkiledi. Utah’ın en yüksek dağının eteklerinde bulunan bir kanyonda bir hektarlık bir arazi satın aldım ve orada 1963 yılında küçük bir dağ evi inşa ettim.
Vergi yasaları değiştiğinde,  Utah’daki o bölgenin tamamı imara açıldı. Çok paniklemiştim. Çevreyi koruma amacıyla peş peşe araziler satın almaya başladım. Sonunda 12.000 hektarlık arazi sahibi oldum. Ama o arazileri koruyabilmenin yüksek bir maliyeti vardı.  Kendi kendime “bunun altından nasıl kalkarım?” diye sordum. Bir iş kurmam gerekiyordu, zira o işten gelir sağlayabilirdim.
Girişimciliğe ilk kez soyunan pek çok kişi gibi, siz de size uygun olmayan yatırımcılarla anlaşma yapmışsınız.
İlk başladığımda, her şeyi kendi başıma yapmama yetecek finansal kaynağım yoktu. Avukatımın yatırım yapmak isteyen bazı tanıdıkları  vardı. Onlar Sundance’e gittiler ve görür görmez aşık oldular. İlk düşündükleri, “inşaat yapmak için harika bir yer“ idi. Bense bölgeyi korunması gereken bir yer olarak görüyordum.
O sıralar çok gençtim. Henüz 30 yaşındaydım. Daha önce hiç ticaret yapmamıştım. Yatırımcılar ski liftinin yakınına bir restoran yapmak istiyordu. Ben “saçmalık bu, çok çirkin olur, daha ileriye yapalım” dedim. Onlar “ama orada bir ağaç var” dedi. Ben de “o zaman ağacın etrafına yapalım. Öylesi daha ilginç olur” dedim.
İşte o zaman yanlış insanla işe girdiklerini anladılar ve bana hisselerini satın almamı teklif ettiler. Ben de 1970 yılında işin tamamına sahip oldum. Ama ondan sonraki 10 yıl boyunca filmlerden kazandığım tüm parayı bu borcu ödemek için harcadım.
Nasıl bir risk aldığınızın farkında mıydınız? Üstlendiğiniz borcu ödemenizin 10 yıl süreceğini?
Ben aslında risk almayı seven biriyim. Risk almak risk değildir. Ben böyle düşünüyorum. Eğer bir risk alıyorsanız, işlerin ters gitmesi durumuna hazırlıklı olmanız gerekir.
Sabırlı biri olmalısınız. Biraz cesaret, belki de biraz çılgınlık gerekiyor.
Film festivalini nasıl başarıya ulaştırdınız? Bir ara sanki tutmayacak gibi görünüyordu.
Sundance enstitüsü ve katalog – bunlar önceleri çok az destekle, hatta bazen de hiç destek olmadan başladı. Kimse yeni bir fikre sıcak bakmıyor. Eğer projenize gerçekten inanıyorsanız, onu kendi ellerinizle yaratmak zorundasınız. Belli bir noktaya geldiğinizde de insanlar size gelip “Hey, galiba bu ilginç bir iş. Belki biz de bunun bir parçası olabiliriz” diyorlar.
Ama o ilk yıllar oldukça zordur.
Festivalin başarılı olması konusunda endişeleriniz var mıydı?
Endişeden başka bir şey hissetmiyordum ki.
Başlangıçta festivali Sundance’da yapamayacağımı biliyordum. Zira gerekli tesislerimiz yoktu. En yakın yer Park City idi.  Orada da tek bir sinema vardı. Kapıda durup insanları içeri girmeleri için davet ediyordum.  Bu bir striptiz kulübünün kapısında durup, “Hey, gelin kızlarımızı görün” diye çığırtkanlık yapmak gibi bir şeydi. 
Sanki başarısız olmuş gibiydim. Festivalden kimsenin haberi yoktu. Bilenler de “Bu filmleri Mormon bölgesinin orta yerinde mi gösteriyorsun? Hem de oldukça riskli filmleri, üstelik kış ortasında ” diyorlardı. Ben de onlara “Tabii, kışın tam ortasında, tuhaf bir yerde ve mümkün olduğu kadar tuhaf  filmler göstereceksin ki, insanların ilgisini çeksin ve gelsinler” demiştim.
Neden yılmadınız ve devam ettiniz?
Belki de inadımdan. O işi götürebildiğim kadar ve gidebildiği kadar sürdürmek istiyordum.
Sizce neden bu kadar zor oldu?
Ben kar odaklı bir insan değildim. Birçok şeyi yaptıkça öğrenmem gerekti. İş dünyasına girmek ve oyunun kuralları hakkında öğreneceğim çok şey vardı.  Oyunu para yönetiyor. Önce bunu öğrendim. Sonra da parayı nasıl kullanacağımı.
Parayı nasıl kullanıyorsunuz? Başkalarının inanmadığı bir vizyonunuz olduğunda?
Önce hırsınızı frenlemek zorundasınız ki, yatırımcılar sizi bir tehdit olarak görmesinler. İşe küçük çaplı başlayacaksınız. O zaman işi çok riskli görmezler. Kendi paranızı yatıracaksınız, kendi terinizi akıtacaksınız ve belki yardımcı olmaları için yanınıza birkaç kişi daha alacaksınız. Sonra iş belli bir noktaya gelip, ortaya olumlu bir tablo çıkana kadar mücadelenizi sürdüreceksiniz. İşte o noktada yatırımcılar gelmeye başlar. 
Pekiyi katalog nasıl ortaya çıktı? Diğer işlerinizle hiç ilgisi yok gibi görünüyor.
1980 sonlarında, Sundance’ı ayakta tutmak için çok fazla zaman harcadığımı ve kariyerimi ihmal ettiğimi düşünmeye başlamıştım. Out of Africa’yı çekmek için altı ay ülke dışına çıktım ve geri döndüğümde her şeyin alt üst olduğunu gördüm.
O zaman, en iyisi ayrı bir işletme kurayım ve oradan bir gelir sağlayabilirsem, onu Sundance’a aktarırım diye düşündüm. Yanımda çalışanlardan biri ticaretten anlıyordu. Ondan birkaç fikir vermesini istedim. Bana iki fikir getirdi. Biri şişelenmiş içme suyu şirketi, diğeri de katalogdu.
Büyük moda evleri bana her zaman sıkıcı gelmiştir. O yüzden kataloğu oluştururken, neden festivalle aynı konsepti uygulamayalım – kimsenin tanımadığı ama ilginç işler yapan kişilerle çalışıp, eserlerini piyasaya lanse edebiliriz diye düşündük. Sonra da gidip mobilya ya da giyim konusunda ilginç ve farklı işler yapan sanatçıları bulduk. Bu 25 yıl önceydi.
Öğrenecek çok şeyim vardı. Bir kere kar etmek diye bir kavram olduğunu görüyordum. Zira artık masanın diğer tarafına geçmiştim. Paranın nereden geleceğini düşünmek zorundasınız. Sürekli vurdumduymaz davranamazsınız. Ben hep bir şeyler denemek istiyordum ama danıştığım kişiler olmaz, o işin tutması en az 10 yıl sürer diyordu.
Bir başka röportajınızda okuduğuma göre, başarısız olmak eğlencelidir demişsiniz. Gerçekten eğlenceli mi?
Bence başarısız olmak önemlidir. Başarısızlık eğlenceli bir şey değildir. O kadar da uçuk biri değilim. Benim büyüdüğüm yerde başarısızlık yolun sonudur derlerdi. Ama hiç öyle değil. Gittiğiniz yolda bir adımdır sadece. 


Kaynak: Inc
Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek