İlgi çekici bir hikaye dinlemek beynin farklı yerlerini çalıştırır, ve şansınıza iyi bir öykü ortaya koymak çok da zor değildir.
‘Kalıcı bir hikaye herkes hakkında olmalıdır, yoksa zamana karşı direnemez. Yabancı ve garip olan ilgi çekici değildir, sadece kişisel ve alışılmış şeyler ilgi çeker.’ - John Steinbeck
İnsanlar her zaman hikayelere ilgi duymuşlardır. İnsanların başka iletişim şekilleri ortaya çıkmadan çok önce, bir ateş etrafında, bilgilerin ve rüyaların paylaşımı, eğlenme, ilham verme ve bağ kurma için tek yol hikaye anlatımıydı.
İyi hikaye anlatımının diğer iletişim yöntemlerinden üstün olduğu herkes tarafından kabul edilmekle kalmaz, bunu destekleyecek bilimsel veriler de ortadadır. Powerpoint’deki bir sunumdan bilgi almaya başladığımızda beynimizin, kelimeleri anlama çeviren dil bölgesi aktive olur. Fakat bir hikaye dinlediğimizde çok daha fazlası gerçekleşir. Sadece beynin kelimeleri işleyen bölgesi aktive olmaz, diğer bölgeler de hikayeden alınan tecrübeyi kendimiz için işlemeye başlarlar. Örneğin, yiyecek tanımları duyu bölgesini harekete geçirir. Hikaye dinlemek, beyinin bir sunum dinlemenin çalıştırdığından daha fazla bölgesini çalıştırır. Hatta beynin farklı bölgelerini çalıştırmakla kalmaz, eğer hikaye ile bağ kurabilirsek, hikayeyi anlatan kişiyle beynimiz senkronize olur. Hikaye anlatan kişinin hissettiği duygular da dinleyenler tarafından hissedilir.
Etkili bir lider, iyi bir hikayenin yaratacağı etkiyi bilerek, hikaye anlatımını sadece bilgi paylaşmak için değil, etrafındaki insanlarla bağ kurmak için de kullanır. İşte akılda tutulması gereken bazı noktalar:
Basit tutun
‘Az çoktur’ hikaye anlatımının temel kuralıdır. Karmaşık detaylardan, sıfatlardan ve çetrefilli isimlerin kullanımından uzak durun. Basit bir dil kullanmak, beynin, hikayedeki olaylarla bağ kurmamızı sağlayacak kısımlarının aktive olması için en iyi yoldur. Unutmayın, amacınız karşı tarafı etkilemek değil bir tecrübeyi paylaşmaktır.
Her zaman dinleyenleri akılda tutun
Hikayenin etkili olması için dinleyenler hikaye ile bağ kurabilmelidirler. Bir CEO olarak yelkenlideki bir tecrübenizi anlatmak, fabrikadaki işçilerle bağ kurmaniz için iyi bir yöntem olmayacaktır. Büyük olasılıkla bu, dinleyenleri sizden uzaklaştıracak ve ters bir etki bırakacaktır. Ailenizle ya da torununuzla balığa gitmek gibi duygusal bir hikaye anlatmak ise; dinleyenlerin çoğu sizinle bağ kurabileceği için çok daha etkili bir yöntem olabilir.
Kendinizden birşeyler paylaşmak için bir fırsat olarak kullanın
Kendimiz hakkında çok fazla konuşmak diğer insanlar tarafından bencilce görülebilir ve bize karşı pozisyon almalarını sağlar. Yetenekli hikaye anlatıcıları, kendileri hakkında dinleyicilerin bilmesini istedikleri bilgileri, kendilerini beğenmiş görünmeden karşı tarafa aktarırlar. Geçmişte yaşadığımız zorluklar, başarısızlıklar ve engelleri aşma ile ilgili hikayeler dinleyenlerin de geçmişinde mutlaka bu tip olaylar olduğu için bağ kurma amacıyla kullanılabilecek çok iyi kaynaklardır. Bu örnekleri kullanmak, hikaye anlatan kişinin daha insani görünmesini sağlayacaktır.
Kendinizi fazla ciddiye almayın
Dinleyenler, kendisine gülebilen konuşmacılara bayılırlar. Zayıflıklarınız olmasına izin verin. Herkes tamamen utanç verici ve saçma birşeyler yapmıştır. Bu anları dinleyenler ile paylaşmanız çok kuvvetli bir etki yaratacaktır.
Samimi olarak hissettiklerinizi paylaşın
Çok saygı duyduğum ve hayranlık beslediğim bir kişinin birçok seminerine katılmıştım. Yaptığı konuşmaların birinde, kardeşi ile birlikte nasıl şirketlerini kaybetme noktasına geldiklerini anlatıyordu. Hikayesini paylaşırken bir noktada gözyaşlarına boğuldu ve dinleyenlerle arasındaki bağın nasıl güçlendiğini gözlerimle gördüm.
Bu hikayeyi birçok defa duymama rağmen, bu paylaşımı yaptığı zaman samimi olduğunu bildiğimden ona çok saygı duymaya başladım. Eğer bir hikaye anlatırken güçlü duygular oluşuyorsa bunları saklamaya çalışmayın. Tabii ki duygularınızı kontrol etmeniz gerekecektir, kontrolsüz ağlama ya da gülme istediğiniz etkiyi yaratmaz. Fakat, duygularınızı biraz göstermeniz güven arttırır ve konuşmacı ve dinleyici arasında bağ kurulmasına yardımcı olur.
Kaynak: Fast Company