Çalışanlarınızı Mutlu Etmek İçin Para Harcamanız Gerekmez

04.12.2019


Prim ya da ikramiye almak insanları belki kısa vadede mutlu eder, ama altta yatan sorunları çözemez. Oysa aşağıdaki koşulları sağlarsanız, onları gerçekten mutlu edebilirsiniz.

“Para mutluluk getirmez” diye bir söz vardır. Bunu siz de bilirsiniz. Ama yeni kurulmuş şirketlerin CEO’ları nedense bu sözü hala anlamamış gibi görünüyorlar.
CEO’lar çalışanlarının mutsuz olduğunu gördüklerinde, soruna hemen para harcayarak yaklaşırlar. Daha güzel ofis mobilyaları satın alır, yüksek primler dağıtırlar. Bu tür taktikler kısa vadede kafein yüklemesi gibi bir etki yaratsa da, o mutsuzluğun altında yatan sorunu çözemez.
Çalışanlarınızı mutlu etmek için son model bilgisayarlara ve gösterişli ofis mobilyalarına ihtiyacınız yoktur. Aslında, ben şirketimi ilk kurduğumda sadece İKEA’dan alınmış ucuz masalarımız vardı ve herkesten kendi bilgisayarlarını getirmesini istemiştim. Ama o zaman bile, ekibimi mutlu edecek her şeye sahiptim. Ve bugün de yolumuza aynı güçle devam ediyoruz.
İşyerinizde gerçek mutluluğu sağlamak istiyorsanız, ekibinize asıl sunmanız gereken 6 (bedava) armağan şunlardır:
KENDİ HEDEFLERİNİ BELİRLEME (VE BUNLARA ULAŞABİLME) ÖZGÜRLÜĞÜ
Bir şeyin sahibi olmak sizi de mutlu etmez mi? Sizin yarattığınız bir şeyi gururla gösterip, “bunu ben yaptım!” diyebilmek ? Aynı şey çalışanlarınız için de geçerlidir. İzin verin, projelere sahip olsunlar – en başından, tamamlanana kadar.
Şirket için net hedefler belirleyin. Hem üç aylık kısa vadeli, hem de üç yıllık planlar yapın. Ekibinize ulaşılması gereken hedefi ve zamanını söyleyin. Ama en önemli noktayı unutmayın : O hedefe ulaşmak için nasıl bir yol seçeceklerini onlara bırakın. İşlerine karışmayın; başlarında durmayın. Unutmayın ki o kişiyi ekibinize ve başarınıza katkı sağlayacağını düşünerek siz seçmiştiniz. Bir hedef belirleyin ve onun hedefe ulaşabileceği yolu bulacağına güvenin.
ŞEFFAFLIK ve AMAÇ
İnsanlar, kendilerinden ne beklendiğini net bir şekilde anlarlarsa, daha iyi sonuçlar alabilirler. Yaptıkları çalışmaların büyük fotoğrafın bir parçası olduğunu hissederlerse, daha mutlu olurlar.
Gallup’un yaptığı bir araştırma, insanların yarısının işlerinde kendilerinden ne beklendiğini tam olarak bilmediğini ortaya koyuyor. Sadece yarısı! Eğer sizin işyerinizde de durum böyleyse, bunu hemen düzeltin. Gallup iş yönetimi bölümünün baş uzmanı olan Jim Harter, “Önemli olan, insanlara yaptıkları çalışmaların tüm şirketin başarısına nasıl bir katkı sağladığını göstermektir. Ortaya konulan misyon net değilse, işten kopuş başlar” diyor.
Bu belirsizliği ve ardından gelen kopmayı engellemek için, şirket misyonunuzu net bir şekilde ortaya koymalısınız. Bizim şirketimizde belirlediğimiz misyona göre, herkes öğrenmek için en uygun, en etkili ve en olumlu yolu seçme hakkına sahiptir.  Çalışanlarım bunu ezbere bildiği gibi, ben de kendilerine bu misyon kapsamında nasıl bir rol oynadıklarını sık sık hatırlatırım.
ZORLUKLARLA MÜCADELE VE GELİŞME FIRSATLARI
Çalışanların gelişmelerine yardımcı olacak projeler belirleyip bunları üstlenmelerini teşvik etmek yönetimin görevidir. Çalışanlarınızı konfor alanlarının – hatta görev tariflerinin bile - dışına çıkmaları için teşvik edin. Örneğin, grafik tasarımcımız Mark bir süre önce web sitemizin yenilenmesi için bir tasarım ve geliştirme ajansı seçiminde önemli bir rol oynadı. Aslında bu, kendisine verileceğini hiç düşünmediği bir görevdi. Ama bu görev hem şirket içindeki konumunda, hem de kendi pozisyonunda ilerlemesine yardımcı oldu.
Bağımsızlık iyi bir şeydir. Ancak üstlendiğiniz projeler hep aynı kalırsa, zaman içerisinde sıkılmaya başlarsınız. Bıkkınlık ise işten soğuma ve mutsuzluk yaratan bir başka nedendir.
MENTORLUK VE DESTEK
Bir an için durup düşünecek olursanız, tıpkı sizin kusursuz olmadığınız gibi, çalışanlarınızın da kusursuz olmadığını kabul edersiniz. Herkes hata yapabilir ve bu çok doğaldır. Bu yüzden, destek gördüğünü hissetmek, çalışan mutluluğu için çok önemlidir. CEO’lar ve yöneticiler sadece hedef belirlemekte yardımcı olmakla kalmamalı, aynı zamanda çalışanları dinlemeli, gerektiğinde tavsiyelerde bulunmalı, destek sağlamalı ve üstlendikleri projeleri tamamlayabilmeleri için bir antrenör gibi davranmalıdır.
FİKİRLERİN, HATTA ŞİKAYETLERİN PAYLAŞILABİLECEĞİ BİR YER
Yoo, yanlış okumadınız. Ofis içerisinde ekibinizin fikirlerini ve düşüncelerini (ama hepsini) paylaşabilecekleri alanlar oluşturun. Magoosh’ta biz yürütülmekte olan projeleri izlemek için Asana’yı kullanırız. Şirketteki konumu ya da bölümü ne olursa olsun herkes oraya giderek yeni projeler hakkında öneriler sunabilir ve ofiste yaşanan olaylar hakkındaki konuşmalara katılabilir.
Ayrıca, şirket içi mutluluğu haftalık olarak ölçen TINYpulse adını verdiğimiz imzasız bir geri bildirim uygulamamız da var. Herhangi bir konuda şikayeti olan bir kişi, sorununu bu platformda adını vermeden duyurabilir. O soruna eğilmek ise artık yönetimin görevidir. Çalışanlarınızdan gelen şikayetleri göz ardı etmemeli, aldığınız geri bildirime göre gereken değişiklikleri yapmaya özen göstermelisiniz.
GÜVENEBİLECEKLERİ BİR TAKIM
Eleman alırken dikkatli davranın ve ekibiniz için güvenebileceğiniz kişileri seçin. O kişilerin sadece vizyonunuzu ileri taşıyabilmeleri değil, aynı zamanda ekip çalışmasına yatkın olmaları da çok önemlidir.
Çalışanlarınızın kendi projelerini ekipteki herhangi bir kişiye rahatlıkla emanet edebileceklerinden emin olmaları önemlidir.  Şirketinizi kurarken ekibinizdeki elemanların birlikte çalışacağı kişileri de sizin seçtiğinizi unutmayın. Seçiminizi bunu düşünerek yaparsanız, ekibiniz daha mutlu olacaktır. 


Kaynak: Fast Company

İlgili Makale: Başarılı elemanların işten ayrılmasına yol açan en önemli nedenler
Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek