Gerçek bir hikaye: Birlikte iş kurduğum ortağımla evliyim.

14.10.2016
Gündüzleri, tam zamanlı kariyeri çocukların korunması olan ve araştırmayı çok seven bir sosyal yardım uzmanıyım. Geceleri ise, birlikte iş kurduğu ortağıyla yatağını paylaşan, işi için mücadele veren bir girişimciyim.  Tüm bunlar yetmezmiş gibi, üstelik biz yeni evliyiz. Bunun için insanın ya dahi, ya da deli olması gerekir. Çoğu geceler, ben deliliğe daha çok yaklaşıyorum.  
Biz sadece iki ay önce evlendik, üç yılı aşkın bir süredir beraberiz ve 2012 Aralık ayından bu yana da Hayvansever Destek Fonu  (Animal Lover Funding) ‘nun kurucu ortaklarıyız. Şu ana kadar evliliğimizle ilgili kısım güzel gitti. Evlilik öncesinde de birlikte yaşadığımız için, aslında değişen pek bir şey olmadı. Sadece, şu anda eşyalarımı alıp gitmek istesem, benim için daha zor olur.(Öyle bir niyetim de hiç yok!). Ama kariyer odaklı bir kadınla rekabetçi bir adamı bir araya getirip, bir de işin içine çılgın bir iş fikri katarsanız, bu formülle ortaya ya çok sorunlu ya da muhteşem bir ilişki çıkar. Biz iyimser olalım ve muhteşem diyelim.
Bir düğünü planlamak, yeni bir iş kurmak ve evlenmek bana birkaç şey öğretti. Bunlardan birincisi, evleneceğiniz kişiyi ve kuracağınız işi çok sevmeniz gerektiği. Yoksa yaşayacağınız stres sizi mahveder. İkincisi ise, her iki olayın da birbirine çok benzediği. Evliliğe giden yolumuz, girişimci olarak izlediğimiz yolun aynısı idi. Bu da bizim birbirimiz için daha güçlü ve daha doğru kişiler olmamızı sağladı.  Nasıl olduğunu açıklayayım:
 
Balayı Dönemi:
İlişkinin tutkulu yanı bu idi! Gelinliğimi giydiğim zaman içimde uçuşan kelebekler ve uzun bir iş gününden sonra birlikte Netflix’i izlerken duyduğum mutluluk. Geçtiğimiz Kasım ayında eşimin bana gelip çılgınca bir fikrim var dediğini hatırlıyorum. İnsanların yüksek veteriner faturalarını ödemelerine maddi kaynak sağlayacak bir destek platformu oluşturmak için bir web sitesi kuralım demişti. Hastalanan bir evcil hayvanın banka hesabımızda yaratabileceği yıkıcı etkinin zaten yabancısı değildik. O zaman böyle bir masrafı karşılayamayacak durumda olan kişilere neden yardımcı olmayalım?  
Harika bir fikirdi! Bayıldım! Dahice bir şeydi bu! Heyecan doruktaydı ve bizim durumumuzu yaşayan kişilere yardımcı olma arzumuz sınırsızdı. Tıpkı düğün törenimizde eşimin kolunda ilerlerken hissettiğim duygu gibi. Yanılıyor olamazdık ve her şey mükemmeldi. Böylece işe koyulmaya ve doğru yönde ilerlemeye karar verdik. Muhteşem bir web tasarımcısı bulduk, geceler boyu bu işi nasıl tutturabileceğimizi konuştuk. Birbirimizin mutluluğu ile yaratıcılığının ışığı ikimize de keyif veriyordu. Ters gidecek bir şey olamaz, değil mi? Eğer heyecanınız varsa ve yaptığınız işi seviyorsanız, kesin başarılı olursunuz. Yeni kurulacak bir işin ve evliliğinizin balayında olmak harika bir şeydi.
 
Gerçeklerin farkına varma:
Daha sonra birden bire, kocamın bulaşık - çamaşır filan yıkamadığını, ya da elektrik süpürgesinin nasıl kullanılacağını bilmediğini fark ettim. Köpeğimize gayet iyi baksa da, çalışma saatleri çok düzensizdi ve pek evde olamadığından ev işlerine yardım edemiyordu.  O da benim çok kötü bir aşçı olduğumu ve dağınıklığını toplamadı diye durmadan söylenen dırdırcı biri olduğumu fark etmişti. Sonuçta, aşık olduğunuz kişinin de bir insan olduğunu ve herkes gibi kusurları olduğunu anlıyorsunuz. Böylece huysuzluklar başlıyor ve o çok sevdiğiniz ve mükemmel bulduğunuz eşinizin bazen çok sinir bozucu biri olabildiğini görüyorsunuz.
Temmuz ayının sonunda şirketimizi kurduktan sonra, popüler olmayla insanları etkilemenin aynı şey olmadığını fark ettik. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya üzerinde yüksek bir takipçi sayımız olduğunu görünce, bunların müşterilere dönüşeceğini sanmıştık. Ama yanılmışız. Web sitemize ziyaretçi çekmek için çabalamaya ve kampanyalara başladık. Yavaş yavaş endişeleniyorduk ve boyumuzdan büyük bir işe kalkıştığımız yolundaki kuşkular içimizi kemiriyordu. Bir marka yaratmak için uğraşırken karşılaştığınız tüm bu gerçeklerle, midenize bir yumruk yemiş gibi oluyorsunuz. Hiçbir şey mükemmel olmuyor ve başarı için çok çalışmak gerekiyor.
 
İsyan:
İş kurma fikrimizin ilk altı ayı (ve düğünümüzden önceki ilk birkaç ay) benim isyan krizlerimle doluydu. Akşam yemeği yüzünden mutfakta oldukça şiddetli birkaç isyan çıkarmıştım. Herhangi bir konuya canım sıkıldığında, “bu senin fikrindi, o zaman iş de senin işin” diye hemen eşime yükleniyordum. Ben zaten düğünümüzü planlıyor, tam zamanlı bir işte çalışıyor ve kar amacı gütmeyen yerel bir kuruluş için gönüllü olarak bağış topluyordum. Çocuk koruma ile ilgili kendi kariyerimi düşünmem gerekirken, bir süper kahramanmışım gibi tüm bu işlerin altından kalkmamı nasıl beklerdi? İçimde kükreyen feminizmi duyabiliyor musunuz? Bencilliğim, zaman zaman “ekip ruhunu” kaybetmeme neden oluyor ve sırf ukalalığım yüzünden harika bir fikre sahip çıkamıyordum. 
 
İş birliği:
Düğün günü gelip geçti ve biz gerçekten işbirliği yapabilmeyi öğrendik. Yeni işimizin trenine ben de bindim ve hayatımın sonuna kadar (veya bir bulaşık makinesi satın alana kadar)  bulaşıkları benim yıkayacağım gerçeğini kabullendim. Artık mutlu bir çiftin yapması gerektiği gibi, dayanışmayı başarabiliyoruz. Ben işten eve geldiğimde, yapılacak işleri hallediyorum. Eşim eve geldiğinde de, aramızda sevgi dolu bir ifadeyle “gece mesaisi” diye adlandırdığımız işleri üstleniyor. Sonra yatağımızda kocaman köpeğimizle birlikte yanına uzanıyorum ve yolunda giden veya gitmeyen şeyler hakkında sohbet ediyoruz. Ertesi sabah (öğlen yemeklerimizi hazırlamak ve web günlüğüne yeni bir yazı göndermek gibi) benim halletmem gereken şeylerin bir listesini yapıyoruz. O da saat 01:00’e kadar uyumayıp, işbirliği yapabileceğimiz kişilerle temas kuruyor. Karı koca olarak ilişkimizi iş ortaklığı ile bütünleştirdik.  Şimdi tek hedefimiz, elimizden geldiği kadar büyüyebilmek için birbirimizi desteklemek.
Ama sakın beni yanlış anlamayın. İşbirliği yapmayı öğrendiğimiz için, hayatımızın toz pembe olduğunu söyleyemem. Zaman zaman karşımıza çıkan zorlukları ve sorunları nasıl halledeceğimiz ile ilgili tartışmaları düzenli olarak yaşıyoruz. Hala web sayfamıza daha fazla ziyaretçi çekebilmek için uğraşıyoruz ve düşündüğümüz bir çözümün işe yaramadığını gördüğümüzde sinirleniyoruz. Ama tıpkı evliliğimizdeki tartışmalarımız gibi, Hayvansever Destek Fonu ile ilgili anlaşmazlıklarımızı da (hayat ve iş ortaklığımızı zedelemeyecek şekilde) karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde tartışabiliyoruz. Bu kurulması zor bir denge, ama yapılabilir ve harcanacak çabaya değer. Üstelik, mükemmel bir şirketteki kurucu ortağımla birlikte yatıyorum diyebilmek de çok güzel.
 
Lindsay Driver,  şahıslara, kar amacı gütmeyen kuruluşlara ve şirketlere barınak masrafları, yüksek veteriner faturaları, hayvan bakım ürünleri gibi hayvanlarla ilgili ihtiyaçlarının karşılanması için yardımcı olmak üzere kurulmuş bir online fon sağlama platformu  olan Hayvansever Destek Fonu’nun (www.animalloverfunding.com) kurucu ortağıdır. 

Source:Under30CEO


Giriş
Kullanıcı adı
Şifre
Şifremi Unuttum Yenilenemek